Mesleki Bilgiler, Hobiler, Çalışmalar, Öneriler, Güncel Bilgiler ve Haberler, Farklı Bir Bakış Açısı

Posts tagged ‘hep beraber ezber bozalım mı’

Araba Kapıları, Su İçerisindeyken Açılmaz mı? Neden Açılmaz? Bu Durumda Ne Yapılması Doğrudur?


İnternetten izlediğim belgesel programların birinde “suya düşen bir arabadan nasıl ve ne zaman çıkılır?” konusu ele alınıyordu.  Efsaneye göre, arabanın içerisi tamamen suyla dolmadan kapıların asla açılamayacağı idi. Bunun sebebi de, arabanın içerisindeki ile dışarısındaki basınç farkı olarak söyleniyordu.

Adamlar üşenmediler, koca bir arabayı aldılar, motorunu söktüler (çeşitli sebeplerle motorun batarken arabanın üzerinde olmasını istemiyorlar) yerine motora eş bir ağırlık koydular. İçeriye de kendileri girip bir yüzme havuzuna arabayı bıraktılar 🙂

Olması gerektiği gibi, araba önce burun kısmından batmaya başlarken içeriye de sular dolmaya başladı. Yaklaşık 1 dakika içerisinde sular ön koltukta oturan kişinin kafa seviyesini geçti. Bu noktadan itibaren içeride oturan kişi kapıyı açmaya çalıştıysa da, tüm gücünü kullanmasına rağmen başaramadı. Nefesi tükenirken, arka koltukta scuba giysileri içerisinde oturan arkadaşı kendisine oksijen tüpü uzattı. Kapının açılması için ise en baştan itibaren yaklaşık 1.45 dakika geçmesi gerekti.

Sonuç olarak efsane doğru, kapılar basınç farkı sebebiyle ancak içerisinin basıncı dışarısının basıncına eşit olduğunda açılıyor. Bırakın nefes tutmayı pek çoğunun yüzme bilmediğini de eklersek arabanın içerisinde bekleyerek bu zamanı geçirmek pek akıllıca olmasa gerek, zira 1.45 dakika oldukça uzun bir zaman su altında.

Tabi bu olası durumlardan sadece biri oluyor. Tüm durumları listelemek gerekirse:

 

  • Su cam seviyesinin yarısına kadar gelmeden camı veya kapıyı açmak. İlk sırada denenmesi gereken bir şey. Çünkü basınç bir kez kapıyı ya da camı açmanıza engel olmaya başladığı zaman, basınçlar tamamen eşitlenene kadar kapı ya da camı açmanız neredeyse olası değil.

 

  • Camı kırmak. Ne yazık ki camın arkasında su olduğu sürece oldukça zor olan işlem. Elinizde cam kırmaya yarayan özel bir alet olmadığı sürece başarı ihtimali oldukça düşük.

 

  • Camı açmak. Yine camın arkasındaki basıç sebebiyle ne elektronik kontrollü camlar ne de elle kontrol edilen camlar yüksek basınca maruz kaldığı zaman açılamıyor.

 

  • Su cam seviyesinin yarısını geçtikten sonra kapıyı açmaya çalışmak tam anlamıyla intihar girişimi olacaktır. Zira kapıyı açmanızın neredeyse imkansız olduğunu bile bile kendinizi yormanız, dolayısıyla nefesinizi tüketmeniz hiç de isabetli bir karar değil. Bunun yerine sakince oturup derin ve yavaş nefes alıp arabanın içi tamamen suyla dolana kadar ve araba denge konumuna gelene kadar beklerseniz, kapıyı açmak su dışında olduğu kadar kolay olacaktır. Tabi o kadar sabredebilirseniz..

İnsan Sesi ile Bardak Gerçekten Kırılır Mı?


Teorik olarak mümkündür. Hatta ünlü tenör Cruso’nun bunu başardığı rivayet edilir. Reonansını tutturabilirseniz sadece bardak değil başka birçok şeyi kırabilirsiniz. Rezonansı daha önce kısaca Tacoma Narrows Köprüsü  konusunda mühendislik dilinde açıklanmıştı.

Ama daha anlaşılır şekilde örneklendirerek anlatalım; 

Salıncakta bir çocuğu salladığınızı düşünün. Salıncak size gelirken, tam en üst noktaya ulaşmadan salıncağı itmeye kalkışırsanız, onu yavaşlatırsınız. Ancak salıncak size doğru gelirken, itmeyi hep en üst noktada yaparsanız, her seferinde aynı kuvvetle itseniz bile, salıncak gittikçe hızlanacaktır.

Salıncak kendi tabii frekansı ile, diyelim ki, dakikada 30 salınım yaparak sallanıyordu. Siz de dışardan bir kuvvet, fakat aynı frekansta bir kuvvet uyguladınız. Bu iki frekans çakıştı ve salıncak da bu nedenle gittikçe hızlandı.

Salıncak örneğinde olduğu gibi, her cismin bir kendi tabii frekansı vardır. Cisimlere kendi tabii frekansları ile çakışan bir frekansta her hangi bir kuvvet uygularsanzı rezonans denilen kontrolsüz bir ortam oluşabilir.
Eğer önünüzde duran bir bardağa, onun tabii frekansına uyan bir frekansta bağırabilirseniz, daha doğrusu bir ses dalgası gönderebilirseniz, bardağın tabii frekansı ile sesin frekansı çakışarak, bardaktaki titreşimi kontrolsüz bir şekilde artırır, bardak rezonansa girer ve sonuçta çatlayabilir veya kırılabilir.

İnsanlar günlük yaşamlarında pek farketmemelerine rağmen rezonans olayı, otomobilden, köprü dizaynına kadar mühendislerin en çok zorlandıkları konulardan biridir. Hatta bu nedenle, askerler bir köprüden geçerlerken, yürüyüş adımlarının frekansları köprünün tabii frekansı ile çakışıp, köprü yıkılmasın diye, köprülerden uygun adım yürüyüşle geçmezler.

Otomobilde direksiyon mekanizması ile amortisörlerdeki titreşim aynı frekansa gelince, rezonans sonucunda direksiyon şiddetli sarsılmaya başlar. Mühendisler araba dizaynında parçaların biçimlerini, yaylanmalarını ve ağırlıklarını, devir sayıları ve benzeri faktörleri göze alıp rezonansı en aza indirmeye çalışırlar.

Asıl konumuza dönücek olursak, MIT üniversitesi araştırma laboratuarında bir grup bilm adamı bu konuyu bizim için deneyle ispat etmişler. Ama adamlarımız bu işi kendi ekipmanları yardımıyla yapıyor.

Dikkat ettiyseniz adam önce ıslak parmağını  bardağın üzerinde gezdiriyor, bu sayede platformda bulunan kayıt cihazları bu sesi kayıt ediyor. Bu ses bardağın salınım frekansını belirliyor. Platformda bulunan fonksiyon jeneratörü kayıt edilen ses ile aynı frekansta ses dalgası üretiyor ve bu frekansı hopörlöre aktarıyor. Ses ile birlikte bardak belirlenen frekansta salınım yapmaya başlıyor ve daha sonrada kırılıyor. Platformda ki “strobe light” denilen ışık belli frekanslarda yanıp sönebilen bir ışık çeşididir. Bu ışık sayesinde bardağın üzerindeki salınımları gerçek zamanlı görebiliyorsunuz.

Bunun insan sesi ile de mümkün olduğu ortada. İşin püf noktası frekansı tutturabilmek, tabi bunun için de sağlam bir ciğer gerekiyor. İnternette konuyla alakalı pek çok video barınıyor.   İmkanınız varsa bi bakın derim 🙂 İyi seyirler..

Etiket Bulutu